2011 Türkiye İç Savaş Raporu

Terörizm uzmanı Sefa Yürükel, 2003’te Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde gizli bir raporu okuduğunu söylüyor.

Dergi sayfalarının taraması guncelmeydan.com tarafından gerçekleştirilmiştir. Kaynak yazı sonundadır.

Rapora göre Türkiye’de bir iç savaş tezgâhlanıyor. Hatta rapor sanki bugünleri anlatıyor. 2003 yılının Şubat ayı sonu.

Norveç Uluslar arası İlişkiler Enstitüsü’nde terörizm uzmanı Prof.Dr. Toje Bjorge’nin odası. Aynı zamanda Danimarka vatandaşı, Norveç’te yaşayan Sefa M. Yürükel, daha öce araştırmacı olarak görev yaptığı enstitü’den rutin ziyaretlerinden birinde. Prof. Bjorge’nin masasında 35 sayfalık bir rapor Yürükel’in dikkatini çekiyor.
Raporun başlığı “2011 Türkiye İç Savaşı”. Yürükel şoke oluyor.

Raporu eline aldığında 35 sayfayı dikkatle okuyor. Sanki daha o yıllarda bugünler tarif edilmiş! Ortada müthiş bir iç savaş senaryosu dolaşıyor! Bu esrarengiz raporun kimler tarafından, nasıl ve ne zaman yazıldığı meçhul. Çünkü raporun kopyasını alamıyor bile. Ama raporun tam anlamıyla bir gizli servis elinden çıktığı anlaşılıyor. “Türkiye için iç savaş senaryosunu yazdılar, şimdi de yönetiyorlar.

-Raporu ne zaman gördünüz?

-Bu raporu 2003 yılının Şubat ayı sonunda Norveç Uluslar arası İlişkiler Enstitüsü’nde gördüm. 2 defa okudum.

-Sizin elinize nasıl geçti?

-Ben daha önce Norveç Uluslar arası İlişkiler Enstitüsü’nde araştırmacı olarak çalıştım. Doğal olarak arada bir uğruyorum oraya.

-Peki, orada nerede okudunuz bu raporu? Kimdeydi rapor?

-Orada terörizm konusunda araştırmalar yapan Prof.Dr.Toje Bjorge’nin odasında okudum. 35 sayfalık bir rapordu.

-Kapağında ne yazıyordu raporun?

-“2011/Türkiye İç Savaş” başlığını taşıyordu. Amerikan İngilizcesi ile yazılmış olup, akademik-istihbaratçı bir kimse tarafından yazıldığı belli oluyordu. Ben rutin akademik araştırmacı olduğum için her akademisyen araştırmacı gibi bunu rahatlıkla anlayabilirim. Daha sonra aklımda kalanları not ettim.

-Bir isim yazıyor muydu?

-Hiçbir isim yazmıyordu.

-Gizli servis tarafından yazılmış bir rapor olabilir mi?

-Her tarafına baktım raporun bulamadım açıkçası bir isim, ibare.

Yalnız şu var çok ciddi bir araştırma yapıldığı ve araştırmanın da çok iyi biçimde teorikleştirildiğini gördüm. Bunu normal bir akademisyenin yazmadığı belliydi. Türkiye’ de eli kolu olan kimselerin yazdığını anladım. Belki bir ekip araştırmayı yaptı ama tek elden yazıldığı anlaşılıyordu.

-Sözünü ettiğiniz profesör size bu raporu ne diye verdi?

-Bana “Bu aralar ne araştırması yapıyorsun? ” diye sordu.

Ben normalde soykırım üzerine çalışırım. Profesöre, “terörizmle uğraşıyorum” dedim. Biraz fikir alışverişinde bulunduk. Masasında bazı notlar, yazılar vardı. Bakabilir miyim dedim. İstediğini okuyabilirsin dedi. Onların arasından çıktı bu rapor. Bazılarını kopya etmeme müsaade etti. Ama o raporu vermedi. Bunun anlamı şu,
Rapor sadece belli yerlerde dolaşıyor. Norveç Uluslar Arası İlişkiler Enstitüsü Norveç devletinindir. Resmi bir kimliği vardır. Buradan diplomatlar çıkartılır. Bütün Norveç’in diplomatları üst düzey yöneticileri bu merkezden elenir. Çok önemli bir yerdir.

-Prof.Toje Bjorge önemli bir isim mi?

-Norveç açısından önemlidir. Fakat ona bu raporu direkt vermemiş olabilirler. -Uzmanlık alanı nedir onun?

-Terörizm ve ırkçılık.

-Neden 2011 yılı planlanıyor sizce?

-AB’nin dayattığı kurallar meselesi var. Irak’a müdahale belki daha önceden planlanmıştı, bu zaten doğru, bölgede büyük bir değişiklik yaratılacağı, mesela Büyük Ortadoğu Projesi kapsamı var, bölgede haritanın değişmesi söz konusu. Buna Türkiye de dâhil bütün bu dayatmalarıyla Türkiye’nin buna 2011 yılına kadar dayanabileceğini, ondan sonra da taviz vererek gücünü yitireceğini planlıyorlar.

Bugünlerde yaşanan gerginlik ve çatışma ortamının yoğunlaştırılması planı var. Batılılar tarafından öngörülen senaryo şu anlama geliyor:

Batılılar bu işin senaryosunu hazırlamakla kalmamışlar, aynı zamanda Kuzey Irak’ta ve Batı Avrupa’daki PKK büroları müsamaha görüyor. Burada bir koruma var ve onları da terörist olarak görmüyor.

-Peki, bu raporun hazırlanma tarihi hakkında bir bilginiz var mı?

-Ben 2003 yılında okudum çok önce de hazırlanmış olabilir rapor. Çok önce hazırlanıp bugünleri gösteren bir senaryodur bu rapor.

-Bu rapor Türkiye’de bir iç savaş çıkarmak maksadıyla mı yazılmış peki?

-Hayır, ama rapor Türkiye’de bir iç savaş tezgâhlandığının tescili özelliği taşıyor. Batılılar genellikle böyle senaryolar hazırlarlar, ondan sonar da arkasına güç koyup harekete geçirirler. Irak’ ta olduğu gibi mesela. Bu raporu yazanlar PKK’yı harekete geçiren güçler demek abartılı olmaz. Aynı güçlerdir yani.

-Adres nereye çıkıyor?

-Batılı ülkelerdir. Esas hedef sadece Türkiye değil, İran ve Asya’dır. Direkt CIA diyemem ama bu rapor ABD’ye çok uyuyor.

Batının kendi arasında bu konuda bir uzlaşı var anlaşılan. Bu çok net görülüyor.

-Türkiye’de iç savaş çıkartılarak ne amaçlanıyor?

-Türkiye Batı’ya göre çok büyük bir ülke. AB yetkililerinin demeçlerinde de var bu. Türkiye’yi küçültmek istiyorlar. ABD’ ye direnemeyecek bir Türkiye olmalı ve haritası değiştirilmeli. Amaç, Kürdistan kurularak Türk devletinin zayıflatılması ve boyun eğdirilmesi. Bu da kendilerinin hassas olarak tanımladıkları, karışık bölgelerdeki etnik çatışmalar çıkartılarak yapılacak. Çünkü bu dünyanın en tehlikeli işidir. Raporda şu da geçiyor, Türkiye’ de herkes kendi etnik kökenine göre yolunu seçebilir.

Mesela ordu ve polis içindeki Kürtler de Türkler de yolunu seçebilir deniliyor, büyük bir çatışmada. Bu Yugoslavya’da olmuştur.

O bakımdan Türk devletinin böyle bir çatışmayı önleyemeyeceği vurgulanıyor. Raporda hazırlanan bu senaryo, geçmiş yıllarda Türkiye’de uygulananın aynısı. Bu kadar net senaryo yazılamaz.

Bunun anlamı;
BU SENARYOYU HAZIRLAYANLAR BUNU UYGULAYANLARDIR.

“TÜRKİYE’NİN ESKİ HUDUTLARI KALMAYABİLİR, HARİTASI DEĞİŞEBİLİR”

Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde Sefa Yürükel’in okuduğu raporda 5 bölüm bulunuyor. Her bölümde teorik yaklaşımlar ve senaryolar, iyi rafine edilmiş istihbarat bilgileri yer alıyor.
Sefa Yürükel , “Bizzat yerel işbirlikçiler veya casuslar tarafından verilen bilgilere atıf yapılıyordu” yorumunu yapıyor.
1.Bölüm: Türkiye’nin jeopolitiği ve uluslar arası siyasi coğrafyasına yer veriliyor. Yürükel, “Burada daha çok teorik yaklaşımlar vardı. Bu Türkiye’nin daha çok dışarıya dönük yönünü açıklıyordu” diyor.

2.Bölüm: Türkiye’nin siyasi, sosyal, tarihi, dini, mezhepsel, etnik ve kültürel yapısı üzerine özet halinde ampirik datalarla güçlendirilen rakamların yer aldığı bir bölüm. Bu bölümde özellikle Kürtler-Türkler demografisi ifadeleri altları çizilerek yer alıyor.

Yürükel, raporun bu bölümünde yer alanları şöyle anlatıyor;

Şehir, şehir hatta bazı kasabalar (Kızıltepe, Pazarcık,..vs) gibi yerlerin adı geçiyor ve demografisine örnek olarak yer veriliyordu. Burada esas değinilen karışık oturulan bölgeler biçimindeydi.
Yani Türkiye’nin çatışmaya dönük raporu yazan tarafından etnik demografisi çıkarılmıştı. Buradaki verilerden de hissedildiği gibi Türkiye içerisinden birileri (işbirlikçiler, casuslar, …vs.) bu raporun yazılması amacıyla çatışma hedefine yönelik olarak çok rafine sayılabilecek hassas ve ayrıntılı bilgi vermiş ve toplamıştı.

3.Bölüm: Rapor’da “hassas bölgeler” diye bir tabir geçiyor. Rapor da ifade edilen Türk ve Kürt etnik kökenden insanların, iç içe ya da sınır bölgeleri olarak Malatya, Erzurum, Maraş, Gaziantep’ in bulunduğu yerlerin gelir dağılımı ve siyasi yapısı, ayrılıkçılığa veya devlete karşı çıkışı ya da devlet safında ayrılıkçılığa karşı çıkışa meyilleri ve güç oranında değişken olabilecek durumlar hipotetik olarak ele alınıyor.

4.Bölüm: Devletin ve PKK’nın Güneydoğu Anadolu’daki halk içerisinde etkisi ve bölgedeki stratejik konumu ele alınıyor. Yürükel bu bölümle ilgili de şunları kaydediyor :

-“Raporda sanki burada ikili bir iktidar söz konusu havası veriyordu. PKK’ nın harekete geçebileceği NGO ve siyasi bağlantılı güçlerin hassas bölgelerde kontrollü bir çatışmayı yaratıp yaratmayacağı veya Kaosa yol açıp açmayacağı konusunda sorular soruluyordu. Aynı zamanda devletin bu bölgelerde önemli ölçüde zayıf olduğu sadece askeri ve polis gücü ve aşiret gücü olarak varlığını sürdürdüğü fazla bir kitle tabanına sahip olmadığına vurgu yapılıyordu. Yani rapor PKK’yı etnik çatışmaları istediği anda çıkartıp istediği anda da durdurabilecek ve tek muhatap olabilecek bir güç olarak ele alıyordu.”

Bu bölümde ayrıca hassas bölgeler dışında Metropol ve turizm bölgelerinde de önemli ölçüde karışık demografik yapının varlığı üzerinde duruluyor ve burada “ayrılıkçı milliyetçiliğin ve ona bağlı toplumun” değişken ve çarpışabilecek ideolojik ve siyasi tutumları fiziki bir çatışma ortamı hazırlayabileceği üzerinde duruluyor. Süreç 1987 olarak
başlatılıyor ve 2011 yılına kadar burada düşük ya da yüksek yoğunlukta çatışmaya varabilecek bir hareketlenme olacağının altı çiziliyor. Yürükel bir noktanın daha altını çiziyor:

“Burada benim dikkatimi çeken bir şey çok kesin ifadeler kullanılması idi. Sanki raporu yazan çatışmanın yani iç savaşın olacağından eminmiş gibiydi.”

5.Bölüm: Türkiye’nin iç savaşa doğru sürüklendiği ve sonuçları üzerinde duruluyor. BM, AB, NATO, Batılı ve bölge devletlerinin tutumları üzerinde değerlendirmeler yapılıyor.
Yürükel’ in notu şöyle;

“Burada, Batı’nın çok kan akıtılan bölgelere askeri, siyasi ve insani müdahele edebilme olasılığı üzerinde duruyordu. İç savaş terimi kullanılıyor ve bölgede bu iç savaşın yayılma ihtimali dolaylı yardım veya doğrudan katılma şekliyle göz önünde bulunduruluyordu.

Sonuçları üzerinde duruluyordu. Bu bölümde raporun toparlanması yapılıyor. Türkiye’nin esas mevcut yapısının, Kürt ve Türk demografisi şeklinde ele alınmasının icap ettiğini, 2011’e kadar doğabilecek fiziki çatışma ortamının neler getirip neler gotüreceği, bölgesel ve uluslar arası boyutunun üzerinde duruluyor. Türkiye’ nin artık eski hudutlarının kalmayabileceği ve haritanın değişebileceği ve Batı’nın buna karşı çıkmasının söz konusu olmadığı ifadeleri kullanılıyordu.

Yayınlandığı yerler: Eylül 2005 Tempo ve Haftalık Dergileri

Önemli Not: Herkese bu dergilerin birer kopyasını bulmalarını ve scan yaparak tüm internet ağlarına göndermelerini tavsiye ederim. Çünkü orada konu ile ilgili bazı Eksperlerin yorumları vardı. Bu e-maili bilgi akışı için tüm ağlara ulaştırmanızı rica ediyorum.

Saygılarımla

Sefa M. Yürükel,
Antropog & Etnograf
Soykırımlar ve Terörizm Araştırmacısı
Lahey Türklere Soykırımları Araştırmalar Vakfı Başkanı (TGRF) Tel. 0031 643668323
Tel.0047 95298366

Dergi sayfalarının taraması guncelmeydan.com tarafından gerçekleştirilmiştir. Resimleri daha büyük boyutta görmek ve/veya kayıt etmek için;

http://www.guncelmeydan.com/anasayfa/images/stories/BuyukResimler/a2011-01.bmp
http://www.guncelmeydan.com/anasayfa/images/stories/BuyukResimler/a2011-02.bmp
http://www.guncelmeydan.com/anasayfa/images/stories/BuyukResimler/a2011-03.bmp

adreslerinden faydalanabilirsiniz.


Türkiye’de iç savaş çıkarma senaryoları (Muharrem Bayraktar 24.05.2005)

Sefa Yürükel Norveç’te yaşıyor. İskandinavya Türk Dili Konuşan Ülkeler Enstitüsü’nün direktörlüğünü yapıyor.
Üç hafta önce, Meltem TV’de yaptığım Diyalog programının konuğu idi.

Programa “Batılı dostlarımızın (!)” dehşet verici bir tezgahına nasıl şahit olduğunu anlattı:
“Belçika Stratejik Araştırmalar Kurumu’nda görevli bir uzmanı bir gün ziyaret ettim. Yakınen tanışıyorduk. Bana kalın bir dosya getirdi. ‘Bunu oku’ dedi. Dosyayı karıştırmaya başladım. Daha ilk sayfalardan itibaren ‘Türkiye’de çıkarılması planlanan bir iç savaşın nasıl tetikleneceğine dair senaryolar’ yer alıyordu. İç savaşın çıkması için öngörülen tarih 2011 yılı idi!”
Sefa Yürükel bu dosyayı okuyunca donup kalıyor. İşin daha vahim boyutu, bu dosyanın “bütün Avrupa başkentlerinde” ilgili birimler tarafından değerlendirilmeye tâbi tutulduğu idi.
Bir Türk akademisyen böyle bir dosyaya rahatlıkla ulaştığına göre, Türk Dışişleri’nin, ilgili diplomatik kuruluşların, güvenlik birimlerinin haberdar olmaması herhalde daha vahim bir detay olur.
Zaten bizde, Dışişleri Bakanlığı’na yön verenler böyle haberleri fantastik hayaller olarak bakma eğilimindedirler:
“Türkiye’yi parçalama senaryolarımı varmış? Hadi canım sen de!”
“Batı Sevr’i mi hortlatacakmış? Sizi gidi paranoyaklar!”
“AB ülkelerinde Türkiye’yi 7 parça gösteren haritalar mı dolaşıyormuş? Ah şu küreselleşme karşıtı bağnazların saçmalıkları!”
“AB projesi Türkiye’yi tasfiye projesi mi imiş? Sizi gidi şövenistler sizi!”
Evet, Türkiye’ye yönelik bir senaryoyu gündeme getirenlere karşı, bazı entel kesimlerin ve “çok bilmiş diplomatik merkezlerin” bakış açısı genelde böyle oluyor.
Ama eğer Batının Türkiye’de bir iç savaş çıkarma planı varsa ve bu plan kademe kademe devreye konulmuşsa, bu durum, Ankara’nın, içinde bulunduğu gaflet uykusundan uyanıp, Batı ile ilişkilerini gözden geçirme vaktinin geldiğini gösteriyor.
AB üyeliği adı altında azınlık kavramının genişletilmesi, Alevileri azınlık statüsüne alarak bir takım düzenlemelerin gündeme getirilmesi, Apo’nun yeniden yargılanması yolunun açılması, ilerleme raporu adı altında Dicle ve Fırat’a açıkça göz koyulması, Güneydoğuda bugüne kadar görülmemiş bir tarzda ve rahatlıkla “demokratik konfederasyon” lakırdılarının edilmesi şeklindeki son gelişmeler ve bu gelişmelerin “tetikleyeceği yeni eylem planları” Belçika Stratejik Araştırmalar Kurumu’ndaki dosyanın içeriğinin hiç de yabana atılacak cinsten olmadığını gösteriyor.
Türkiye’yi var güçleriyle uçuruma sürükleyenlerin kendine gelmesi için nasıl bir şoka ihtiyaç var bilemiyoruz.
Ama şok dalgaları her gün birer birer Batı başkentlerinden bize doğru gelmesine rağmen, Ankara’da uyanma yok!

Yeni Mesaj

You may also like...

Bir yanıt yazın