Türk Telekom’un Özelleştirilmesi – Bir Talan’ın Hikayesi

V.B - Özelleşme Serbestleşmeyi Getirmedi

V.B – Özelleşme Serbestleşmeyi Getirmedi

Türkiye’de uzun yıllar serbestleşme ve özelleşme kavramları karıştırılmıştır. Özelleştirme gerçekleşince serbestleşmenin kendiliğinden oluşulacağı gibi bir algı yaratılmıştır. Türk Telekom özelleşince tam rekabet gerçekleşecek, rekabet de fiyatların düşmesine, kalitenin artmasına neden olacaktı.

Oysa haberleşme altyapısı doğal tekel konumundadır. Doğal tekellerin temel özelliği ilk yatırım maliyetlerinin yüksek oluşudur. Doğal tekellerde bir bölgede birden fazla hizmet ağı kurmak ekonomik değildir. Dolayısıyla özelleştirmecilerin temel tezi olan rekabet ortamı yaratarak mal ve hizmet fiyatlarını ucuzlatmak fikri geçersizdir. Doğal tekellerde rekabet fikri, kurgusaldır. Düzenleyici otorite görevini çok iyi yapmadığı sürece, sektörde gerçek anlamda rekabetin gerçekleşmesi, mümkün değildir. Bu durumda, yerleşik operatörün hakim durumunu kötüye kullanması da kaçınılmazdır. Yerleşik operatörler hakim durumu şu şekilde kötüye kullanır;

. Zorunlu unsur niteliğindeki bir unsura erişimi engelleyerek veya zorlaştırarak,

. Rakiplere aşırı fiyatlarla veya ayrımcı koşullarla mal ve hizmet sunarak,

. Yıkıcı fiyatlama yaparak,

. Rekabetçi olmayan hizmetlerden elde edilen gelirlerle rekabetçi hizmetlerin fiyatlarını sübvanse ederek (çapraz sübvansiyon),

. Abone kazanımında avantaj elde etmek üzere bazı mal ve hizmetleri birlikte sunarak,

. Teknik birtakım zorluklar çıkararak,

Özelleştirilmesinden sonra, Türk Telekom yukarıdaki yöntemlerin hepsini kullanarak hakim durumunu kötüye kullandı veya kullanmaya çalıştı;

Yerel Şebekeyi diğer operatörlerin kullanımına açma konusunda isteksiz davrandı,

Ara Bağlantı ücretlerini çok yüksek tutarak, alternatif operatörlerin uygun fiyatla hizmet sunmasını engelledi,

Kiralık devre ücretlerini maliyetlerinin çok üzerinde tuttu,

Alternatif operatörlerin rekabet edebilecekleri Uluslararası ve Şehirlerarası görüşme ücretlerinde çok fazla indirim yapmasına karşılık, alternatif operatörlerin rekabet şansının bulunmadığı şehiriçi görüşme ücretlerini artırdı,

Türk Telekom kamunun yönetimindeyken, TT’un hakim durumunu kötüye kullanmasını önlemeye çalışan düzenleyici otoritelerin (Telekomünikasyon Kurumu (BTK), Rekabet Kurumu) aynı duyarlılığı TT özelleştikten sonra gösterdiklerini söylemek mümkün değil.

Daha 2002 yılında Türk Telekom Tekel konumundayken bile, Türk Telekom’un yasal olarak operatörlük yapması mümkün olmayan işletmelere karşı “hakim durumunu kötüye kullandığı” gerekçesiyle cezalandıran Rekabet Kurumu’nun; Türk Telekom özelleştikten sonraki rekabet ihlallerine duyarsız kalması düşündürücüdür.

Rekabet Kurumu, Türk Telekom’un özelleştirilmesini onaylarken, çapraz subvansiyonun önlenmesini sağlamak amacıyla, İnternet hizmetlerinin ayrı bir şirket halinde bölünmesini şart koştu. Bunun sonucu TT Net Türk Telekom’dan ayrı bir şirket olarak yapılandı. Rekabet Kurumu’nun rekabeti sağlama yolundaki tek katkısı bu olsa gerek. Ancak TTNET’in ayrı bir şirket olmasının İnternetteki serbestleşmeyi sağladığını söylemek mümkün değildir. İnternet bağlantısı için Sabit Telefon bağlantısı şartı aranması İnternet kullanıcılarını Türk Telekom’a mahkum bıraktı. Yalın ADSL tarifesinin Tekel’in kalkmasından 6 yıl, Türk Telekom’un özelleştirilmesinden 4 yıl sonra hayata geçirilmesi, düzenleyici kurumların Türk Telekom’u koruduğu iddiasını teyit eder bir gelişmedir. Kaldı ki, “Yalın ADSL” tarifesinin yüksekliği, serbestleşmeyi kağıt üzerinde bırakmaktadır.

BTK da; Türk Telekom’un rekabet ortamının oluşmasını engelleyen tarifelerini onayladı, Sabit Telefondaki numara taşınabilirliğinin önündeki engelleri kaldırmadı, yerel şebekeden diğer operatörlerin makul fiyatlarla yararlanmasını sağlayacak düzenlemeleri yapmadı…

Serbestleşme konusundaki bir tespitimizi de aktarmak isteriz; AB İlerleme Raporlarında özelleştirmeden önce, özelleştirme ve serbestleşme konusunda çeşitli eleştiriler getirilirkenÖzelleştirmeden sonra serbestleşmenin istenilen düzeyde gerçekleşmemesi konusunda herhangi bir eleştiri getirilmemiştir.

Kablo Tv. Şebekesi üzerinden gerek internet gerekse sabit telefon hizmeti verilebilmesi mümkündür. Bu özellikleri nedeni ile kablo-tv şebekesi serbestleşmeye katkısı olabilecek bir yapılanmalıdır. Pek çok ülkede gerek internette gerekse telefon iletişiminde kablo tv şebekesinin önemli bir payı vardır. Maalesef Kablo-tv şebekesi Türksat’a geçtikten sonra abone sayısında bir artış olmamış ve kablo tv. nin sabit telefon şebekesine rakip olma ihtimali heba edilmiştir.

Pek çok ülkede, serbestleşmeyi müteakip, Telefon trafiğinin ve abonelerin küçümsenemeyecek bir bölümü ana operatörden alternatif operatörlere geçerken, Türkiye’de alternatif operatörler ciddi bir trafik oranına ve abone sayısına ulaşamadılar.

Türkiye’de “Telekomünikasyon Tekeli” Yasal olarak 01.01.2004 yılında kalktı. Ama ne acıdır ki, aradan 6 yılı aşkın süre geçmesine rağmen Filli Tekel sona ermedi. TELKODER’in öncülüğünde, aralarında derneğimizin de yer aldığı onlarca Telekomünikasyon Sivil ToplumÖrgütü “Fiili Tekele Son” ismiyle kampanyalar düzenlediler.

Özelleştirme sonunda tam rekabet ve serbestleşme gerçekleşmedi, dolayısıyla fiyatlar düşmedi, kalite artmadı.

You may also like...

Bir yanıt yazın