Gülen misin Ağlar mısın?

Temizlemek Kolay Değil

Temizlemek Kolay Değil

Cemaat örgütlenmesini tümüyle temizlemek kolay değil. Ancak unutulmamalıdır ki, kişiler öncelikle kendi menfaatlerini düşünürler. Cemaatin doğrudan kemikleşmiş unsuru olmayan, sempatizan olarak hizmet eden çok sayıda kişi daha iktidarın değiştiği ilk gün tavırlarını değiştirir. Dirayetli bir siyasi iktidar ve yönetim ile cemaat örgütlenmesi; eğer yapıyı iyi bilen kişilerin bu çeteleşme ile mücadele etmesine imkân tanınırsa, cemaat tümüyle polis içinden uzaklaştırılabilir. Ancak bu sancılı bir dönem olur.Gülen, adım atmanın zamanı değilse yerinde saymak gerektiğini söylediği 1990’lı yılların ardından, 2000’li yıllarda hızlı bir yürüyüşe geçti. Çünkü yürüyebileceği bir siyasi iklim vardı. Yürüyorlar ama yorulmaya da başladılar… Gülen’e inanmıyorum… Her zaman kendisinin bu işlerle ilgisi olmadığını, kimseye bir talimat vermediğini söyler durur. Elbette bunun aksini kanıtlamak mümkün değil. O kendisini ABD’de CIA çiftliğinde korumaya almış, gizli gizli gelip giden siyasilere, bürokratlara, kendisine bağlı mürit ve imamlara talimatlar vererek işlerini yürütüyor. Türkiye’deki birçok olayda parmağı olduğunu inkar etse de, kendisi ve kendisinin kontrol ettiği mürit grubu artık ülkede her taşın altında çıkıyor. Mazlum rolünü oynamasın, CIA’nin verdiği taktiklere sığınmasın. Masumsa gelsin ülkesine ve zıvanadan çıkan müritlerine ‘dur’ desin. Ülkenin çivisini çıkarttılar. Polis teşkilatını, orduyu, yargıyı, siyasi yapıyı laçkalaştırdılar. Doğru dürüst bir üniversite sınavı bile yapılamaz oldu. [Zübeyir Kındıra / Birgün] (Son erişim 2011)

Cemaatlerin, dini sivil toplum örgütleri olduğunu öne sürenler olsa da Gülen hareketi için bu tespiti yapmanın ne kadar doğru olduğu tartışmalı bir konu. 1970’lerden başlayarak özellikle eğitim alanında yaptığı yatırımlarla, geleceğin yönetici kadroları olacağını düşündükleri “Altın Nesil”, tam da hesaplandığı gibi 2000’li yıllarla birlikte artık bürokrasiye yerleşmiş durumda. O zaman başta polis teşkilatında olmak üzere bürokrasinin her kademesinde ve henüz ne kadar yaygın olduğunu bilmesek de TSK içinde de örgütlendiği bilinen bu cemaatin gerçekten sivil olduğunu söyleyebilir miyiz? Ya da devleti kendi inançları doğrultusunda yönetmeyi arzu etmediğine, böyle bir niyeti olmadığına inanabilir miyiz? Hele ki ülkenin en önemli hesaplaşmalarından birine sahne olan Ergenekon soruşturmaları ve davalarının üzerindeki en büyük gölgenin, polis ve yargıdaki örgütlenmesi nedeniyle Gülen cemaati olduğunu kimse inkâr edemezken. [Ahmet Şık / İmamın Ordusu (Dokunan Yanar) / 295-296]

CIA, MI6 ve BND gibi batılı istihbarat servisleri ile işbirliği örnekleri sergileyen, taşeronluk yapan fethullahçıların özde yurtsever, milliyetçi-alperen olduklarını iddia etmek mümkün değildir. Türk Devletine, laik hukuk sistemine büyük kin duymakta ve her fırsatta bu kinin gereğini yerine getirmektedirler. İşte, bu dev organizasyonla mücadelede, sayıca bir elin parmaklarını geçmeyen Cumhuriyet aydını ve birkaç sivil toplum örgütü, savunmasız ve korunmasız konumdadırlar. Bunları koruyacak, destekleyecek, güç eşitliği sağlayacak bir devlet desteği de maalesef sözkonusu değildir. Mumcu, Üçok, Aksoy, Kışlalı gibi yitirilen aydınlardan sonra, bunların da çekilmesiyle, meydan yani kamuoyu, fethullahçıların eline kalacaktır. [Dr. Necip Hablemitoglu / Köstebek / 105]

Daha önce de birkaç yerde söyledim; Emniyet’te çok etkilidir Gülen cemaati. Emniyet’i İçişleri Bakanlığı mı, onlar mı yönetiyor, belli değil. Gülen’in tayfasından olan ve Adapazarı’ndaki Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde görev yapan öğretim görevlisi Kemalettin Özdemir Emniyet’te belirleyici bir kişilik. Gülen ve cemaat adına yönlendirme yapıyor. Bu kişi sık sık yurt dışına seyahat eder. Pasaportuna bakıldığında anlaşılır. Oysa, bir devlet memuru mülki amirden izin almaksızın şehir dışına bile çıkamaz. Özdemir, aynı zamanda Said-i Nursi’nin talebelerinden Sait Özdemir’in de oğludur. Sonra, Süleyman Uysal, Mustafa Özcan. Para transferini ayarlayan kişi. Pasaportları, güzergâhlarına bakılır, görülür… Ali Çelik örneğin; sonra para trafiğinin üzerinden yapıldığı Aker Eşarpları, Beca Holding, Beyhan Hatipoğlu, Mustafa Turan, Ali Açıl… Tahsin Tekoğlu da var. SPK, Maliye bunları bir incelesin. Milyon dolarlar nasıl bu şirketlerden geçmiş?.. Bunların üzerinden nasıl hareket görmüş?.. Samanyolu TV ve Ga-zeteci-Yazarlar Vakfı’ndan nasıl çıkarılmışım?.. Gazeteci-Yazarlar Vakfı’nın gelir giderleri milyon dolarlık reklamları karşılıyor. Gülen’in finanse edildiği paralar bunlar…[Nurettin Veren / ABD’nin Truva Atı Fetullah Gülen Hareketi Kuşatma / 80]

…Fethullah Gülen’in kendi stratejisi ve uluslararası ilişkiler çizgisi, Türkiye için, ülkemizin imajı için büyük bir risktir. Çünkü, devletin bakış açısının dışında, ayrı bir müstakil strateji uyguluyor. Türk devletini ilgilendiren konularda, bakıyorsunuz, Gülen daha üst bir organizatör! Şunu söylemek istiyorum: Önemsiz görünen, Türkiye’de burs almış, Ankara’da okumuş Abdullah Öcalan nasıl oluyor da bir devlet görevlisinin kızıyla evlenebiliyor? Bu tablo, Öcalan, Türkiye’nin en büyük problemi haline geldiği zaman fark edilebiliyor. Yine, ABD’de 15-20 yıl yaşamış Usame Bin Ladin… Terörist olarak lanse ediliyor. Orada yaşıyor, okuyor ve birden dünyanın başına bela olunca fark ediliyor. Şimdi, bu noktada ben de diyorum ki, Özbekistan ile Türkiye arasında krize neden olan Özbek muhalif lider Muhammet Salih gazeteye geldiği için Kerimov düğmeye basmıştır. Ne işi var Gülen’in Özbekistan muhalif lideri ile?.. Türkiye’nin Orta Asya’daki laik Türki cumhuriyetlerde kredisinin düşmesinde Fethullah Gülen’in faaliyetlerinin rolü olmuştur. Esas olarak bundan sonra daha da olacaktır. [Nurettin Veren / ABD’nin Truva Atı Fetullah Gülen Hareketi Kuşatma / 44]

“Olay, bir örgütün, bir cemaatin devlet içindeki elemanları vasıtasıyla yürüttüğü örgütsel bir faaliyettir. Karşımızdaki kişiler polis, hâkim ve savcı değil, örgütün, cemaatin elemanlarıdır. Devletin hukukunu değil, cemaatin talimatlarını yerine getirmektedirler. İçinde bulunulan durum bu şekilde bilinip algılanmaz ise hatalı değerlendirme yapılmış olur.” [Hanefi Avcı / Haliçte Yaşayan Simonlar / 2. Bölüm: Cemaat / 562-563]

Kimin hangi mesleği yaptığı da artık bilinmiyor. Polisler gazetecilik, gazeteciler ise polisçilik oynuyor! Fakat bir gerçeği tespit etmemiz gerekiyor. Polis “gazetecilik” konusunda hayli başarılı. Nasıl mı? Diyelim, 28 Şubat’ın yıldönümü; hooop ortaya emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın bir telefon kaydı. Diyelim, Doğan Grubu’na korkunç bir vergi cezası eleştiriliyor, hooop Doğan Grubu’ndan Soner Gedik’in telefon kaydı. Diyelim, emekli Orgeneral Hurşit Tolon hastaneye sevk edildi; hooop ortaya GATA’da yatan emekli Orgeneral Şener Eruygur’un eşinin telefon kaydı. Diyelim, Mehmetçik’in Kuzey Irak operasyonundan neden ani ve erken döndüğü tartışılıyor; hooop ortaya bir generalin telefon kaydı. Vs vs… Gündemi bu telefon kayıtları belirliyor. Bu telefon kayıtları neredeyse tüm yandaş medyada manşetten veriliyor. Yandaş TV’lerde üzerine programlar yapılıyor. Ardından anlı şanlı köşe yazarları döktürüyor… Evet, gündemi ne Erdoğan ne de Baykal belirliyor . Gündemi polis belirliyor. [Soner Yalçın / Bu Dinciler o Müslümanlara Benzemiyor / 204 ]

Fethullah Gülen, istihbarata önem verir. Çünkü, derin devletin hedefinde kendisinin ve arkadaşlarının olduğunu iyi bilmektedir. [Nazlı Ilıcak / Sabah] (Son erişim 2011)

… Belki bizim aczimiz bu yani orada icabında Mahkemenin altını üstüne getireceksin, avucuna alacaksın, arkadaşlara diyorum ki ben bin döktürecektim, belki geriye biri dönecek. Bu dershaneleri üstad destekleriz yani, bir milyar vereceksiniz, 10 milyon tazminat davası alacaksınız. Önemli olan mahkûm ettirmektir yani, Avukat da kiralayacaksınız, HÂKİM DE KİRALAYACAKSINIZ…” [Özel Arşiv, Fethullah Gülen-Deşifre Klasörü, D: 2, B: 1] [Dr. Necip Hablemitoglu / Köstebek / 67]

Gülen davasını başlatan Ankara DGM Savcısı Nuh Mete YÜKSEL, Gülen davasından alınarak Ankara Cumhuriyet Savcılığı görevine atandı. Gülen’in beraatini temyize götüren Savcı Salim Demirci çeşitli suçlamalar ile Yargıtay’da yargılanmayı bekliyor. Gülen hakkında soruşturma yürüten Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan CİHANER hakkında ise çeşitli suçlamalar ile 26 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. [İlgili süreçlerin detayları için: Ahmet Şık / İmamın Ordusu (Dokunan Yanar) / 151-163]

You may also like...

Bir yanıt yazın