Büyük Ortadoğu Projesi Ve Türkiye

BOP Yükünün Paylaştırılması Çabaları

BOP Yükünün Paylaştırılması Çabaları

BOP’un mali yükünün oldukça fazla olacağını ve zaman zaman da askeri müttefiklere gereksinim duyulacağını hesaba katan ABD, son aylarda kendine ortak bulma çabasına girmiş gözükmektedir. Ancak yük paylaşımı demek, hakimiyet paylaşımı da demek olduğundan, geleneksel ABD politikaları bu konuda hep “sınırlı paylaşımı” esas almış; dolayısıyla kendi payını hep yüksek tutmuştur.( Kissenger, 2000: 244)

Bu konuda ilk adım, 2004 yılının Haziran ayında ABD’nin Georgia eyaletinde yapılan G-8 Zirvesi’nde atılmıştır. BOP Zirvenin gündemine konduğu gibi, BOP çerçevesinde yapılacak reformları konuşmak üzere Türkiye (demokratik ortak sıfatıyla) ve hedef ülkeler (bölgesel ortak sıfatıyla) davet edilmiştir.

Bu davete Türkiye, Afganistan, Irak, Yemen, Ürdün, Bahreyn ve Cezayir olumlu yanıt vererek katılırken; basında yer alan bilgilere göre, başta Mısır, Suudi Arabistan ve Tunus olmak üzere birçok Arap ülkesi ise, “Arap-İsrail sorunu gibi kilit bölgesel konulara çözüm bulmadan reformların dayatılmaya çalışıldığı” gerekçesiyle olumsuz yanıt vererek katılmamışlardır. Zirve bitiminde yayınlanan bildiriden; BOP’un genel olarak benimsendiği, uygulama esaslarını belirlemek üzere “Demokratik Yardım Diyalogu” adlı bir yapı oluşturulduğu ve Türkiye ile birlikte Yemen’e (Ortadoğu’yu temsilen) ve İtalya’ya (G-8’i temsilen) eş başkanlık verildiği anlaşılmaktadır. (11) (www.g8.gc.ca ve http://www.g8.gc.ca/sumdocs2004-en.asp) Oturum sonrasında bir basın toplantısı düzenleyen Başbakan Erdoğan, BOP’a sahip çıkarak, anılan projenin hedefini paylaştıklarını söylemiştir. (http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=119 048) Sonuç olarak denilebilir ki; ABD G-8 Zirvesi ile, arzu ettiği Batılı ülkeleri BOP’a ortak etmeyi başarmış, ancak İslam coğrafyasında henüz yeterli kabulü sağlayamamıştır.

Bu konuda ikinci adım, 28-29 Haziran 2004’te İstanbul’da yapılan NATO Zirvesi’nin gündemine BOP da alınmak suretiyle atılmıştır. Zirve sonuç bildirisinin satır aralarından; Soğuk Savaş’ın bitmesiyle kuruluş amacını yitiren ve varlığı sorgulanmakta olan NATO’nun yeni düşmanı olarak belirlenen küresel terörizmin üstüne daha fazla gidileceği anlaşılmaktadır. Zirvede alınmış olan “terörizmle uzun soluklu ve kesintisiz mücadele” kararındaki en önemli ayrıntı, “teröristleri koruyan ülkelerin” de hedef olarak alınabilmesidir. Artık NATO bünyesinde alınacak bir kararla herhangi bir ülke işgal edilebilecektir. Terörle mücadele kararının içerdiği ikinci önemli unsur da; salt şiddet kullanımının yeterli olmayacağı, sosyal ve ekonomik yöntemlerin de kullanılması, demokratikleşme ve sivilleşmeye ağırlık verilmesi gerektiği yaklaşımının benimsenmiş olmasıdır. (12) ( www.nato.int ve http://www.nato.int/docu/review/2004/istanbul/200 4-istanbul-e.pdf ) Sonuç olarak denilebilir ki, ABD bu doruk kararları ile, NATO’yu BOP adına kullanabilme olanağı sağlamıştır.

Yukarıda da ifade edildiği gibi, Haziran 2004 G-8 Zirvesinde Türkiye, BOP girişimi çerçevesinde kararlaştırılan mekanizmalardan biri olan ‘Demokrasi Yardım Diyalogu (DYD)’nun eşbaşkanlığını İtalya ve Yemen’le birlikte üstlenmişti. Söz konusu mekanizma, demokratikleşme çabalarına destek vermek amacıyla hükümet temsilcileri ile sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirerek deneyim paylaşımı dahil olmak üzere işbirliği ortamı sağlamayı amaçlıyor. DYD’nin ilk resmi etkinliği, 25 Kasım tarihinde Roma’da 3 ülke (Türkiye, İtalya, Fas) Dışişleri Bakanı’nı bir araya getiren toplantı oldu. Bu toplantıda varılan mutabakat çerçevesinde, 10- 11 Aralık 2004 tarihleri arasında Fas’ta ‘Gelecek İçin Forum’ adıyla bir toplantı daha yapıldı. Başkent Rabat’ta düzenlenen zirveye, G-8 topluluğu ile 20’den fazla Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesinin maliye ve dışişleri bakanının yanı sıra; Arab Birliği, Avrupa Birliği ve birçok sivil toplum örgütünün temsilcileri de katılmıştır. Konferansın açılış oturumunda konuşan Devlet Bakanı Beşir Atalay, özetle, Arap-İsrail sorununun çözümü ve Irak’taki durumun normalleşmesi yönündeki çabanın, bölgede reformları olumlu etkileyeceğini ifade etti. Zirveye eşbaşkan olarak katılan ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell da; değişimin dışarıdan empoze edilmeyeceğini, bunun sosyal ve ekonomik alanda ilerlemeyle ülkelerin kendi içinden başlayacağını söyledi. Siyasi ve ekonomik reformların, gelişmiş ülkelerle el ele gerçekleştirmeleri gerektiğini söyleyen Powell, bölge ülkelerinde reform yapılmasının talep edilmesini de cesaret verici olarak niteledi. KOBİ’ler için yaklaşık 100 milyon dolarlık fon kurulmasının temelleri atılan zirvede, yatırımların teşvik edilmesi, eğitim ve okuma kampanyalarının desteklenmesi de ele alındı. Toplantı sonunda yayınlanan “başkanlık özetinde”, müteakip toplantının Bahreyn’de yapılması kararlaştırıldığı ve Türkiye’nin 2005’te DYD’nin öncelikli olarak belirlediği konulardan birine ev sahipliği yapmayı öngördüğü açıklandı. Rabat toplantısı, başlangıçta BOP’a soğuk bakan ülkelerin de katılmış olması ve BOP kapsamında ilk somut kararların alınmış olması ile tarihe geçecek bir zirve özelliği taşımaktadır.

You may also like...

Bir yanıt yazın