Dünyayı Yöneten Gizli Örgütler

Tapınak Şövalyeleri

Tapınak Şövalyeleri

Tapınak şovalyeleri, Haçlı seferleri sırasında Hugues de Payen isimli soylu bir şovalye tarafından 8 diğer şovalye ile birlikte 1119’da kurulmuştur (Baigent 1983; Barret 1999; Draul 1989). Bu dönem Hasan Sabbah’ın ve Batinilerin etkisinin bitmek üzere olduğu bir dönemdir. 1099’da Kudüs alınınca, Tapınak şovalyeleri buraya giden hacıları ve Avrupalıları korumak için devreye girdiler. Resmi olarak Troya konsülü tarafından 1129’da Isa’nın Fakir Şovalyeleri ve Süleyman Tapınağı Tarikatı olarak kuruldular. Tapınak şovalyelerinin sayısı hızla arttı, 1130’da 300 kadar Tapınak şovalyesi Kudüs civarına vardı. Tapınak şovalyesi olabilmek için klise karşısında fakirlik yemini etmek, bekaret ve kliseye itaat başta geliyordu. Görevleri din adamlarını ve Kudüse gidenleri korumaktı. Sayıları arttı, Anadolu’da ve Kudüs civarında kendilerine kaleler inşaa ettiler ve kendilerine ait bir alt kültür kurdular. 1139’da başarılarından dolayı Papa Innocent II onlara tam bağımsızlık tanıma hatasında bulundu. Krallar ve soylular da hoşlanmamalarına rağmen mecburen Tapınak Şovalyeleri’ne toprak ve toprak kirası alma hakkı tanıdı. Böylece sayıları binleri aştı ve hem Anadolu’da hem de deniz kenarındaki diğer bölgelerde kaleler inşaa ettiler ve duvarcı ustası anlamına gelen ilk ‘masonik’ aktivitelerine başlamış oldular. Zamanla soyulmaktan korkan hacılara yardımcı olmak için onların değerli eşyalarını muhafaza etmeye, ilk seyahat çeklerini ortaya çıkarmaya başladılar. Tabii gizli bazı işaretler taşıması gereken bu yazılı kağıtlardaki semboller yüzyıllardır bölgedeki mistik akımlardan etkilendi ve onların alt kültürleriyle bütünleşti.

Tapınak Şovalyeleri’ne üye özel olarak seçilir, tarikata kabul edilirler ve çok farklı bir eğitimden geçirilirlerdi. Bu sırada Arapça öğrenip, eski Yunan eserlerini okumaya başladılar. Bankerlikle ve ticaretle de çok zenginleştiler. Papalık ve Fransız kralı onların gücünün azaltılması gerektiğini sonunda anladılar, çünkü hermetizm, alkemi (simya) ve bilimle de uğraşan bir alt kültür yaratmışlardı. 1307’de Papa Clement V’in emri ile bazı Tapınak Şovalyeleri geri çağrıldılar, büyücülükle suçlandılar, işkence gördüler ve yakıldılar. 1314’de Tapınak Şovalyeleri’nin büyük üstadı Jacques de Molay Paris’te bir kazığa çakılarak yakıldı. Bunun üzerine geri çağrılan Tapınak Şovalyeleri Iskoçyaya kaçtılar ve orada operatif masonluğu kurdular ve Anadolu’daki, Kudüs’teki kaleleri ve merkezleri ile haberleşmeyi sürdürdüler. 36’sının haricindeki Tapınak Şovalyelerini yakalayamadılar. Özellikle suçlama büyü, hermetizmle (ilk kaynakları astroloji, astrolojiye dayalı hekimlik ve büyü olan, I.S. II ve III yüzyılda ise Stoacılığın ve Platonculuğun, Zerdüşt dininin de da damgasını taşıyan, Hristiyanlığını Mesih anlayışını reddeden, Batı mistisizminin esasını oluşturan bir felsefe ve din) ve alkemi ile uğraşmaları, maddi güçlerini Papalığın hizmetine sunmamaları ve Papalığa garip gelen sembolik ve allegorik ritüelleriydi. Bu ritüellerde söylenen sözler ezberleniyordu ve yazılı değildi ve ne yaptıkları belirsizdi, kliseye karşı ayaklanıyor olabilirlerdi. Avrupa’da büyük bir olasılıkla Tapınak Şovalyeleri daha sonraki yüzyıllarda farklı örgütler olarak devam ettiler, bunların en önemlisi aşağıda açıklayacağımız Rose Croix (GÜL HAÇ) örgütüdür.

You may also like...

Bir yanıt yazın