Atıf Dizinlerinin Değişen Yapısı

Atıf Dizinlerine Giren Dergilerin Etkisi

İçindekiler

Atıf Dizinlerine Giren Dergilerin Etkisi

Ülkemizde Türkiye’nin atıf dizinleri kapsamındaki yayın performansı başta Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) toplantıları olmak üzere birçok farklı platformda övünülerek dile getirilmekte. Yayın sayılarına ve dergi sayılarına yönelik 14 Aralık 2010 tarihinde yapılan tarama sonucunda elde edilen veriler Şekil 3 ve Tablo 1’de. Bu taramada yayınlara yönelik olarak doküman türü ayrımı yapılmadı. Türkiye adresli yayınların yanı sıra bu yayınların ne kadarının Türkiye adresli dergilerde yayımlandığı da incelendi. Buna göre, Türkiye’nin özellikle son birkaç yılda atıf dizinleri kapsamına daha önceki yıllara kıyasla çok fazla sayıda dergi soktuğu görülmekte (bkz. Şekil 3).

Son on yılda atıf dizinlerindeki Türkiye adresli dergi sayıları

Bu durum ne derece Türkiye’nin bilimsel yayıncılık alanındaki bir başarısı olarak nitelendirilebilir, bunu sorgulamak gerekir. Ayrıca, bir başka sorgulanması gereken nokta, bu dizinlere yönelik yayın yapılmasını destekleyen uygulamaların daha ne kadar süreyle devam ettirileceğidir. Birkaç yıl içerisinde 60’tan fazla dergisi atıf dizinlerine alınan günümüz Türkiyesi ile atıf dizinleri kapsamında dört dergisi bulunan 2000 yılının Türkiyesi’ni, aynı değerlendirme ölçütleri ile ele alıp almamak üzerinde bir miktar düşünülmesi gerekir.

Şekil 3’teki dergi sayısı ile ilgili artış birçok ülke için geçerli olurken, bazı ülkelerin dergi sayısında bu dönemde bir değişim olmadığı gözlenmekte. Örneğin, JCR verileri incelendiğinde, İsveç’in 2007-2009 yılları arasındaki dergi sayısında herhangi bir değişim olmadı; Brezilya’nın 2007 yılında 30 olan dergi sayısı 2009 yılında 75’e çıktı. Avusturya, Belçika, İrlanda, İsrail, İsviçre, Ukrayna gibi ülkeler JCR kapsamındaki dergi sayılarında fazla bir artış olmayan ülkeler arasında yer alıyor. 18. BTYK toplantısında ülkelerin bilimsel yayın sayısına göre sıralaması yapıldı, 18. sırada yer alan Türkiye’nin önünde İsveç ve İsviçre’nin bulunduğu kaydedildi (TÜBİTAK 2008). Bu ülkelerin dergi sayısında artış olmamasına karşın Türkiye’nin dergi sayısının artması çok yakın bir zamanda bu iki ülke başta olmak üzere birçok ülkenin sıralamadaki yerlerini değiştirecektir.

Atıf dizinlerine farklı ülkelerin dergilerinin girmesi ve ülkelere göre dergi dağılımlarının değişmesi bu dizinlerdeki yayınların ülkelere göre dağılımını da bir ölçüde etkilemekte. Çünkü bilinmektedir ki, birçok dergi kendi ülkesinden daha fazla beslenmekte.

Tablo 1’de de görüldüğü, üzere atıf dizinlerindeki Türkiye adresli yayın sayısını Türkiye adresli dergilerdeki yayınlar önemli ölçüde etkilemekte. 2007 yılında atıf dizinlerindeki toplam Türkiye adresli yayının %7,6’sı, Türkiye adresli dergilerdeki Türkiye adresli yayınlardan gelirken, 2008 yılında bu oran %9,9’a, 2009’da ise %13,1’e yükseldi.

Atıf dizinlerindeki Türkiye adresli dergilerin Türkiye adresli yayın üretimindeki payı

Türkiye adresli dergilerdeki Türkiye adresli yayın sayısındaki artış, atıf dizinlerindeki Türkiye adresli yayın sayısının artış hızından çok daha yüksektir. Bu durum bir noktaya kadar Türkiye’deki araştırmacıların Türkiye adresli dergilere yoğun ilgi göstermesi ile açıklanabilir. Ancak burada atıf dizinlerine giren Türkiye adresli dergi sayısındaki artışın Türkiye’deki araştırmacıların içe dönmesine neden olup olmadığı sorusu akla geliyor.

Atıf dizinleri kapsamındaki Türkiye adresli dergilerin içeriğinin oluşmasına katkı sağlayan kişilerin büyük ölçüde Türkiye’den olduğu görülmekte. 2009 yılında atıf dizinlerinde yer alan Türkiye adresli dergilerde yapılan 4113 yayının 3325’inin (toplam yayınların %81’i) en az bir yazarının Türkiye adresli olduğu saptandı.

Her alanda atıf dizinleri kapsamında Türkiye adresli dergi bulunmadığı bilgisi, yürütülmekte olan uygulamalar (akademik yükselmeler, teşvikler vb) bağlamında değerlendirildiğinde, bu durumun belli alanlar için eşit olmayan koşullara neden olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu noktada gerek bilim insanlarının, gerekse akademik kurumların değerlendirilmesinde topyekûn uygulamalardan kaçınılması gerektiği açıktır. Değerlendirme sonucuna etki eden yapılardaki değişimler dikkatle gözlenmeli ve ülke/kurum çıkarına uygun olacak kararlar alınarak bir an önce hayata geçirilmeli.

Öte yandan ülkenin sadece atıf dizinlerindeki yayın sayısına göre sıralamaya tabi tutulup değerlendirilmesi de yaşanan gelişmeler doğrultusunda çok sağlıklı bir yaklaşım olmayacaktır. Önemli olan bilim insanlarının yapmış olduğu çalışmaların ülkenin sorunlarının çözümüne ne denli yardımcı olduğu ve gerçekten nitelikli çalışmaların yapılıp yapılmadığıdır.

You may also like...

Bir yanıt yazın