1915 Tartışılırken Gözden Kaçırılanlar

Nereye gidiyoruz?

Nereye gidiyoruz?

Sizlerin de yakından bildiği gibi, son yıllarda Türkiye’nin müttefiki olan dost ülkelerin parlamentoları, 1915 olaylarını “soykırım” diye adlandırmaktadır.
Bugün dünyada, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması sürecinde, Birinci Dünya Savaşı ortamında baş gösteren dramatik olayların cereyan şekli hakkında hiçbir bilgisi bulunmayan bireyler veya topluluklar, bir sanal bellek üstüne oluşturulmuş bir dogmaya inanmaya zorlanmaktadır.
Bilimsel araştırma özgürlüğüne sadık bir bilim adamı olarak kesin kanaatim budur.
Ermeni diasporası ve Ermenistan Cumhuriyeti ve yandaşları tarafından yayılan bu sanal inanç sistemine inanmayanlar kimi ülkelerde tutuklanmakla tehdit edilmekte veya cezalandırılmaktadır.
Bu anlayış, günümüzde, medeniyetler savaşının yeni bir şeklidir.
Tank, uçak ve denizaltıların yerine, edebiyatın, tarihin, müzik ve sinemanın ve nihayet internetin kullanıldığı bir kirli savaştır bu…
Türk Ulusu, bu yeni tür savaşta, ecdadına haksızlık yapılmasını asla kabul etmeyecektir.
Kaldı ki, Birinci Dünya Savaşı yıllarında insafsız bir savaş propagandasıyla karartılmış tarihî ayrıntıların açıklanmasını istemek en doğal bir insani haktır.
Bu insani hakkın kullanılmasının özellikle bazı ülkelerde kanunla yasaklanması, konuşmamda işaret ettiğim gibi, ortaçağ zihniyetinin hortlamasıdır.
Engizisyon kararları ile bu hakkın Türkler tarafından kullanılması ebediyen yasaklanmak istenmektedir.
Onsekizinci Yüzyıl Avrupası’nda ünlü düşünür Voltaire, Rousseau’nun kitabı İsviçre’de yakıldığında; daha önce “Diyojen’in kudurmuş köpeği” diye andığı meslektaşına, “Söylediğiniz hiçbir fikri tutmuyorum, ama söyleme hakkınızı ölünceye kadar savunurum,” diye haber iletmiştir.
Voltaire farklı düşünceye özgürlük yorumuyla düşünce özgürlüğü için örnek bir tutum sergilemiştir.
Biz Türkler, tarihin bizim kuşağımıza yüklediği bu kronik ihtilafın çözümü için bugün dayatılan modeli, asla kabul etmeyiz.
Şuna inanınız, dünyanın bütün parlamentoları aleyhimizde kararlar alsalar bile, bin yıl yolumuza sarsılmaz bir özgüvenle devam ederiz.
1915 olayları, Ermeni Diasporası ve Ermenistan Cumhuriyeti’nin ve onlara inananların anlattıkları şekilde cereyan etmemiştir.
Bu kararları alanlara, “Siz, bu sanal inanç sisteminize inanmaya devam edebilirsiniz, biz sizin kendi arşiv belgelerinizi, tarihi anlamak, anlatmak ve yazmak için kullanacağız,” deriz.
Bu durumda şunu sorabilirsiniz?
Türklerle Ermeniler arasındaki bu kronik ihtilafın ortadan kaldırılabilmesi nasıl ve ne zaman mümkün olacaktır?
90 yıldan beri süren bu kronik ihtilafın çözümü için tek yanlı atılacak bir adım yoktur.
En uygun yol, ihtilafın taraflarının çözüm için birlikte adım atmalarıdır.
Daha önce de vurgulandığı gibi, “tarihçiler (…) sadece olanı değil, nasıl ve neden olduklarını, bu şeylerin anlamını ortaya koymak isterler; tarihçiler bunu kendilerine görev” bilirler.
Bu saygın görevin ve etik hakkın uluslar arası kullanımında -öteki meslektaşları kadar- Türk tarihçilerinin de kısıtlanmaması gerekir.
Son olarak ifade etmek isterim ki; Türk-Ermeni İhtilafının çözümü için Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı tarafından Ermenistan Cumhuriyeti yetkililerine bir mektup gönderilmiştir.
Bu mektupta, 1915 olaylarının araştırılması için iki tarafın tarihçilerinden bir ortak komisyonun oluşturulması ve ortaya çıkacak sonucun taraflarca kabul edilmesi önerilmiştir.
Bu çok önemli bir adımdır.
Fakat ne yazık ki, Ermenistan tarafı şu ana kadar “olumlu” yanıt vermemiştir.
Taraflar, savaş yıllarıyla ilgili bütün arşivlerini birbirlerine açmalıdır.
Ermeni Taşnak Komitesi Arşivi, ABD’dedir ve Türk akademisyenlerine kapalıdır.
Ermeni Patrikhanesi Arşivi, İsrail’dedir, aynı şekilde o da Türk akademisyenlere kapalıdır.
Arşiv kayıtları, bu tür ihtilafların çözümünde vazgeçilemez önem taşımaktadır.
Türk tarafı, kendi arşivlerindeki belgelerin tıpkıbasımlarını yayınlamak suretiyle de bu kararlı tutumunu ısrarla sürdürmektedir.
Başbakanlık Arşivlerinde Ermeni sorunuyla ilgili yaklaşık 1 milyon belge vardır.
Bu olaylarla ilgili orijinal belgelerin tıpkıbasımlarının yayınlanması halen büyük bir hızla sürdürülmektedir.
Aynı şekilde, Türk Genelkurmay Başkanlığı’nın talimatı ile Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı tarafından askeri arşivde bulunan toplam 1047 Belge 8 cilt olarak yayına hazırlanmıştır.
Bu ciltlerde, dönemin Osmanlı Ordularına ait gizli yazışmalar ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında Ermeni Komitelerinin askeri faaliyetlerine hakkında bütün kayıtların tıpkıbasımları ve İngilizce tercümeleri uluslararası kamuoyunun, yerli ve yabancı bütün araştırmacıların bilgisine sunulmuştur.
1915 Türk-Ermeni İhtilafı’nın çözümünde kuşkusuz bu kadarı yetmez; fakat barışa giden meşakkatli sürece doğru mütevazı bir ilk adım için fazlasına gerek yoktur.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
Her birinize ayrı ayrı esenlikler, dilerim.

You may also like...

Bir yanıt yazın